Kemalist darbeci zihniyetin utanç gecesi 27 Nisan

Türkiye tarihine "e-muhtıra" olarak geçen ve hükümetin bir gün sonra yaptığı karşı açıklama dolayısıyla "kırılma noktası" olarak nitelendirilen 27 Nisan e-muhtırasının üzerinden 17

2007 yılının nisan ayında TBMM tarafından gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de yeni bir muhtıra ile karşılaştı.

Seçimler öncesinde AK Parti'nin adayının Abdullah Gül olacağı kulislere yansırken, özellikle askeri kesim, İslami kökenden gelmesi ve eşinin başörtülü olmasını gerekçe göstererek bu isme karşı çıkıyordu.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi 12 Nisan'da beraberindeki kuvvet komutanlarıyla düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında sarf ettiği "Cumhurbaşkanı Cumhuriyete sözde değil, özde bağlı olmalıdır" sözleri sürecin fitilini ateşledi.

Bu sözler iktidar tarafından tepki ile karşılanırken, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere bazı büyükşehirlerde "Cumhuriyet mitingleri" düzenlendi.

Seçimler öncesinde yaşanan bir başka polemik konusu ise 367 tartışmasıydı. Anayasa'nın 102. maddesine göre Cumhurbaşkanı seçilebilmek için, ilk iki turda nitelikli çoğunluk olan 367 oy, sonraki iki turda ise salt çoğunluk olan 276 oy oranı aranırken, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Anayasa'da belirtilen 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu tezini ortaya attı.

Bu görüşe göre oylamalara en az 367 kişinin katılması gerektiği, aksi halde sonucun geçersiz olacağı iddia edildi. Böylece Meclisteki sandalye sayısı 354 olan iktidar partisi, tek başına kendi oylarıyla Cumhurbaşkanı seçemeyecekti.

AK Parti geri adım atmadı

Yaşanan bu tartışmalar ışığında tarihler, seçimin ilk turunun yapılacağı 27 Nisan 2007 gününü göstermişti.

Siyasi çevrelerde AK Parti'nin farklı bir isim çıkaracağı dillendirilirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan beklenenin aksine seçimlerin yapılacağı 27 Nisan günü Gül'ü adaylığından geri adım atmadı.

İlk tur oylama 27 Nisan'da yapıldı. Oylamada 361 oy kullanılırken, Abdullah Gül 357 oy aldı. Oylamanın hemen sonrasında, CHP 367 iddiasıyla seçimi Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.

Aynı günün gecesi Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine, daha sonra e-muhtıra olarak anılacak bir basın açıklaması konuldu.

Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine saat 23.30'da konulan bildiride, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılması için bitmez tükenmez gayret gösterildiği, hatta milli bayramlara alternatif kutlamalar yapıldığı" belirtiliyordu.

Siyasi tarihe "27 Nisan e-muhtırası" olarak geçen bildiride şunlar kaydedildi:

"Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün, 'Ne mutlu Türküm diyene' anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."

"Muhtıra" olarak nitelendirilen bu açıklamanın ardından kabine üyeleri gece boyu çalışarak buna nasıl bir yanıt verileceğini tartıştı. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, 28 Nisan saat 15.00'te, "Başbakan'a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez." açıklamasını yaptı.

Çicek, yıllar sonra o günü şu sözlerle anlattı:

"Dışişleri konutunda bu işi detaylı bir şekilde ele aldık. Genelkurmay Başkanını aradık ancak telefona çıkmadı. Telefonu açan 'İstirahatte, biz size döneriz' dedi. 14 saat defalarca aramamıza rağmen Genelkurmay Başkanına ulaşamadık. Sabaha kadar düşündük ve karşı bir açıklama yapılmasına karar verdik. Ertesi gün Başbakanımız başkanlığında bir değerlendirme toplantısı yapıldı ve basına saat 15.00’te açıklama yapılacağı duyuruldu. O gece 5 arkadaş bu karşı açıklamayı hazırlamıştık. Hükümet Sözcüsü olarak tam basın açıklamasının yapılacağı alana giderken Genelkurmay Başkanı aradı. Mazareti 'İstanbul’a torunumu görmeye gidiyordum.' oldu. Sonra basının karşısına çıkıp o açıklamayı yaptım."

İslami camialar meydanlardaydı!

E-muhtıra ile başlayan süreç Türkiye için darbe tehdidi anlamına gelirken İslami kuruluşlar iktidara karşı atılan gayri hukuki adımları tanımayarak meydanlara indi.

Genelkurmay muhtırası Özgür-Der'in çağrısıyla birkaç saat sonra gerçekleştirilen bir yürüyüşle protesto edilmişti. Gece muhtıra yayınlanır yayınlanmaz örgütlenen eylem 28 Nisan'da yoğun bir katılımla gerçekleşmişti.

 


Diğer Haberler